SOSYAL MEDYADA ALMIÅž BAÅžINI GÄ°DÄ°YOR BÄ°R “KÂÄžIT BARDAK” HÄ°KÂYESÄ°…
Son günlerde sosyal medyada almış başını gidiyor bir “Kâğıt Bardak” hikâyesi, yaÅŸlısı genci, okumuÅŸu okumamışı herkes bu hikâyeyi paylaşıyor. Hâlbuki bizim kültürümüzde yer alan yüzyıllar önce yaÅŸamış Nasrettin Hocanın “ye kürküm ye” hikâyesi ile hiçbir farkı yok bu hikâyenin...
Yıllardan beri yazmayı düÅŸündüÄŸüm ancak bugüne kadar yalnızca birkaç bölüm yazabildiÄŸim “PaÅŸanın Anıları” kitabımdan bu konu ile baÄŸlantılı olarak alıntı vermek istiyorum;
“…gelelim bu insan suretindeki “günebakan” Konya tabiri ile “günâşık” lara, bu bitki adı üzerinde GüneÅŸe Âşık, güneÅŸin doÄŸduÄŸu yerden batana kadar geçen süreçte döner durur, güneÅŸ neredeyse onun başı da o yöndedir. Sabit bir duruÅŸu yoktur, güneÅŸ yani güç nerdeyse o da o yöne döner...”
“2013 yılı Nisan ayında vefat eden mekânı Cennet olsun Fevzi Günüç Hocamın cenazesinde bir önceki rektör Süleyman Hoca ve eski rektör yardımcıları da vardı, dikkatimi çeken Süleyman Hocanın yanına günâşıklar uÄŸramıyordu, ne varsa yeni rektörde var, Hakkı Hoca da var diyenler, pekmez etrafında dolanan sinek misali çöreleÅŸmiÅŸlerdi…”
Sözü fazla uzatmak istemiyorum hangi kurum olursa olsun bize verilen görevi ya layığı ile yerine getiren “yönetici” oluruz ya da etrafımızdaki “günaşıklar” ile durumu idare eden “idareci” oluruz yani sözüm o ki “yönetici” olabilmek esastır. YöneticiliÄŸin ilk ÅŸartlarından birisi de iyi günde kötü günde hep yanında olacak saÄŸlam bir ekip oluÅŸturmaktır. Ve belki de en önemlisi, bu ekibin içinde “padiÅŸahım çok yaÅŸa” diyenler deÄŸil, hoÅŸumuza gitse de gitmese de “kral çıplak” diyenler yer almalıdır. Elbette bunu yapabilmek yürek ister, nefsinle ciddi anlamda mücadele ister….
Bu yazıyı yazmama sebep olan Simon Sinekin “Leaders Eat Last: Why Some Teams Pull Together and Others Dont” kitabında yer alan KÂÄžIT BARDAK hikâyesi ise ÅŸöyledir;
Eski bir bakandan bir konferansta konuşma yapması istenmişti.
Elinde kâğıt kahve bardağı ile kürsüye çıktı ve konuÅŸmasına baÅŸladı. Ama kafasının baÅŸka yerde olduÄŸu sanki anlaşılıyordu.
Daha bir iki cümle söylemiÅŸ iken durdu, kahve bardağından bir yudum aldı ve sonra bir süre bardağı kaldırıp baktı.
Derin bir nefes aldı ve “Biliyor musunuz ne düÅŸünüyorum? " diye sordu,
"Bu konferansta geçen yıl da, hem de aynı kürsüde konuÅŸmuÅŸtum. Tek bir fark vardı; o zaman hala bakanlık görevim sürüyordu. Buraya gelirken bana business class bileti alınmıştı, hava alanında beni bir limuzin ve eskort araba bekliyordu. Beni önce bir otele götürmüÅŸlerdi. Otel müdürü beni otelin kapısında karşılamış ve kral dairesine çıkarmıştı. Ertesi sabah lobide benim odadan iniÅŸimi bekleyen bir heyet vardı. Beni yine aynı limuzinle bu salona getirmiÅŸlerdi. Özel bir kapıdan içeri almışlardı. Çok şık bir bekleme odasında konferansı beklerken porselen bir kapta kahve ikram etmiÅŸlerdi. Sonra da beni salona aldılar ve en ön sırada ayrılan yerime geçmiÅŸtim."
Eski bakan derin bir nefes aldı, seyircilere gülerek bir süre baktı ve devam etti
"Fakat bu yıl karşınızda bir bakan olarak bulunmuyorum" bir an durdu ve sonra "Dün buraya kendi ödediÄŸim uçak bileti ile uçtum. Beni hava alanında kimse karşılamadı. Otele taksi ile geldim. Kendi odama kendim çıktım. Bu sabah buraya otelden yine taksi ile geldim. Kapıdan girerken güvenlikten geçtim, hüviyetimi alıp listede olduÄŸuma emin olmadan salona almadılar bile. Sonra da bulabildiÄŸim yerde oturdum. Canım kahve istedi ve görevliye sordum; bana dışarıda kahve makinesi olduÄŸunu söyledi. Ben de çıktım ve ÅŸu gördüÄŸünüz kâğıt bardaÄŸa kahveyi kendim doldurdum."
Seyirci gülmeye baÅŸlamıştı.
"Sanıyorum geçen yıl porselen bardak bana sunulmamıştı. Makamıma sunulmuÅŸtu.
Benim asıl bardağım işte bu."
KonuÅŸmanın bu noktasında gülüp alkışlayan seyircilere kahve bardağını kaldırıp gösterdi. Alkışlar bitince de ÅŸunları söyledi;
"Size verebileceÄŸim en iyi ders bu iÅŸte. Bütün o övgüler, hizmetler, avantajlar rütbeniz, rolünüz, makamınız içindir. Size ait deÄŸildir ve bir gün makamınızı görevinizi bitirdiÄŸinizde porselen bardağınızı halefinize verirler. Çünkü aslında hep layık olduÄŸunuz kâğıt bardaktır...”
Doç.Dr. YaÄŸmur Küçükbezirci